Diş çürükleri daha çok koyu renklenmelerle birlikte görülen oyuklar olarak algılanmaktadır. Önlenebilir bir hastalık olmasına karşın dünyada diş çürüğü deneyimi yaşamayan çok az insan vardır.
Ağızda bulunan bakterilerden oluşan bakteri plağı, şekerli ve unlu yiyeceklerin ağızda kalan artıklarından asit oluşturabilmektedir. Bu asitler, dişlerin mineral dokusunu çözerek dişin minesinin bozulmasına ve sonuçta da diş çürüğünün başlamasına ve diş hekimlerinin kavite dedikleri oyuklara neden olmaktadırlar.
Uzun yıllar, nedeni bilinmeyen bir hastalık gözüyle bakılan diş çürüğünün günümüzde “çok sebebe bağlı bir hastalık” olduğu anlaşılmıştır. Diş çürüğünün başlıca 3 etkeni vardır.bunlar:
- Bakteri plağı (Diş plağı adı da verilir),
- Karbonhidratlı gıdalar (Şeker, un... gibi),
- Bünyesel etkenler (Dişin yapısı. tükürüğün bileşimi... gibi)
Diş sağlığı dengeli olan bir kimsede bu etkenlerden birisi değişikliğe uğrarsa, çürük ortaya çıkar.
Çürük ve oyulmuş bir diş, koyu renkli boşluğuyla kolayca tanınır. Fakat bazen çürük çukurcuğu gizli kalır ve diş hekimi ancak yardımcı tanı araçlarıyla (mesela diş röntgeni gibi) teşhis koyabilir.
Çoğu zaman çürük, diş tüber küllerinin yani tümsekciklerin birbiriyle kesiştiği yerde veya dişin boyun kısmında görülür. İki diş arasında kalan gizli çürükler uzun süre fark edilmez. Bu tür çürüklerde “... akşam yemek yerken dişime taş geldi zannettim, bir de baktım, dişimin bir parçası ağzımda...”denildiğini sıkça duyarız.
Diş çürüğünde diş hekimine başvurmayı gerektiren en önemli belirti ağrıdır. Ağrı, soğuk, sıcak, tatlı veya ekşiden olur. Ağrının şiddeti kişiden kişiye değişir ve etken ortadan kalkınca ağrıda geçer; fakat tedavi edilmeyen çürüklerde ağrılar bir süre sonra sürekli olmaya başlarlar.
0 yorum: